Umre

Umre, lugaten; ziyâret manasınadır. Şer'an; ihrâmlı olarak Beytullah'ı ziyâret etmek ve Safâ ile Merve arasında sa'y yapmaktır.

Umrenin tarifi ve hükmü:

Umre belirli bir vakte bağlı olmaksızın arefe ve kurban bayram günleri (5 gün) haricinde iste­nildiği zaman ihrâm giyip, tavâf ve sa'y yaparak tahlîk (saçı kazımak) ve taksîr (saçı kısaltmak) dan ibarettir.

Umrenin farzları:

İhram
Tavâf Bunlardan ihrâm şart, tavâf ise rükündür.

Umrenin vâcibleri:
* Sa'y (Diğer mezheplerde rükündür)

* Saçı kazımak veya kısaltmaktır. (Hanefi ve Malikilere göre vâcib, Şâfiî ve Hanbelîlere göre rükündür)

Hanefî ve Malikî mezhebinde, ömründe bir defa umre yapmak müekked sünnet; Şâfiî ve Hanbelî mezhebinde ise farz sayılmıştır.

 

Umrenin mîkat mahalli:

Mekke-i Mükerreme’ye mîkat mahallinin dışından gelenler için, haccın mîkat mahalleri­dir. Hilde bulunanların mîkat mahalli hilldir. Mekke'de bulunanlar, gerek Mekkeli gerekse yabancı olsun umre için mîkat mahalli hilldir. Bunlar harem bölgesi dışına çıkarak (Ten'im, Hudeybiye, Cîrâne) ihrâma girerler.

 

UMRE'NİN FAZÎLETİ

 

Manası: Hac ile umreyi de ALLAH için tam yapın. (Bakara Sûresi ayet 196)

 

Manası: Umre (daha sonra yapılacak) umreye kadar ikisi arasında vaki olacak (küçük günah)lar içinde keffârettir. Mebrûr olmuş bir haccın karşılığı ancak cennettir. (Buhari c.2 s.198)

 

Manası: Yaşlının, çocuğun, zayıfın ve kadının cihadı hac ve umredir. (Nesai c.2 s.3)

Manası: Hz. Ömer'den rivâyet edilmiştir. Hz. Ömer (r.a), Resûlullah Efendimiz’den umre için izin talebinde bulundu. Ona izin vererek: ""Ey kardeşim, yapacağın duaların bir kısmına bizi de ortak et. Sen bizi (duada) unutma" dedi. (Sünen-i İbn-i Mâce)

 

 

Manası: Hz. Âişe vâlidemizden rivâyet edil­miştir. Resûlullah Efendimiz, Hz. Âişe validemiz umre yapacağında buyurdular ki: "Yorgunluğun ve harcadığın miktar kadar sana ücret vardır." (Et-Terğib ve’t-Terhib c.2)

 

Manası: "Ramazân-ı Şerîfte bir umre, benimle yapılan bir hacca muadildir. (Müttefekun Aleyh)

 

UMRENİN YAPILIŞI

 

Türkiye'den umre yapmak için evinden çıkan kimse, doğrudan Medîne-i Münevvere'ye gide­cekse ihrâma girmez. Medîne-i Münevvere'deki ziyâretleri tamamladıktan sonra otelde veya Zülhuleyfe (Ebyâr-i Ali)’de ihrâma girer.

Doğrudan Mekke-i Mükerreme'ye giden umre adayı, evinde, hava alanında veya mîkat mahal­linden önce uçakta ihrâma girer.

Karayolu ile gidenler ise herhangi bir mîkat mahallinden ihrâma girer. Türkiye’den gidenle­rin mîkat mahalli Cuhfe'dir.

Umre yapmaya niyet eden tırnaklarını keser, koltuk altını ve kasıklarını temizler, icâbediyor sa saç, sakal ve bıyıklarını düzeltir, mümkünse gusül abdesti, değilse abdest alır, güzel koku sürünür, üzerindeki bütün elbiselerini çıkarıp izar ve ridâ denilen iki parça ihrâm örtüsüne bürü­nür.

Kerâhet vakti değilse sünnet olan iki rek'at ihrâm namazı kılar ve duâ eder. Sonra umreye şöyle niyet eder:

 

 

Allâh'ım senin rızân için umre yapmak istiyo­rum. Onu bana kolaylaştır ve benden kabûl eyle. Niyetten hemen sonra üç kere şu telbiyeyi okur:

Lebbeyk, Allâhümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnnel-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk. Lâ şerîke lek.

Manası: Buyur Allâh'ım, buyur. Senin ortağın yok, buyur. Hamd sana mahsustur. Nimet ve mülk senindir. Senin ortağın yoktur.

Böylece ihrâma girmiş olur. İhramdan çıkın ­caya kadar kötü sözden, cidalden, avdan, dikiş­li elbiseden, sarık ve mest giymekten, baş ve yüzü örtmekten, koku sürünmekten, tırnak kes­mekten, saç ve sakalını tıraş etmekten sakınır. Ancak kokusuz sabun kullanabilir. Müminlere güler yüzle selam verir, kimseye ezâ cefâ etmez. Kâbe-i Muazzama'ya varıncaya kadar tekbîr, tehlîl, salevât-ı şerîfe ve telbiyeye devâm eder.

Mekke-i Mükerreme'ye varınca mümkün ise gusleder, değilse yalnız abdest alır, telbiye geti­rerek Kâbe-i Muazzama'ya yönelir.

Mescid-i Haram'a sağ ayak ile girerken şöyle söyler:

 

 

Kâbe-i Muazzama’yı görünce gözyaşları içe ­risinde "ALLÂHÜ EKBER" diyerek selâmlar. Ellerini kaldırıp şöyle duâ eder: "Allâhım! Beyti atîkin hürmetine afvı ilâhîne, feyzi ilâhîne, nûru ilâhîne mazhar eyle. Şu anda yaptığım ve bun­dan sonra yapacağım duâlarımı makbul eyle."

Duâdan sonra umre tavâfı için Hacer-i Es ­ved'e yönelir ve tavâfta ızdıbâ yapacağı için ih ­râmın üst kısmının ortasını sağ koltuk altından geçirip sol omuzu üzerine atar, sağ omzunu açık bırakır. Izdıbâ, tavâf bitinceye kadar devam eder. Umre tavâfına şöyle niyet eder:

 

 

"Allâh'ım, rızâ-i şerîfin için umre tavâfını yap­mak istiyorum. Onu bana kolay kıl ve benden kabûl eyle." dedikten sonra, Hacer-i Esved'in bulunduğu yere gider. Mümkünse başkasına ezi­yet vermeksizin Hacer-i Esved'i öper. Değilse, Hacer-i Esved'e dönüp "  " (Bismil­lâhi Allâhü ekber) diyerek istilâm yapar, sağ elin içini öper. Daha sonra tekbîr, tahmîd ve salavât getirir.

İlk üç şavtta Hacer-i Esved'den Rüknü Yemâ ­nî'ye kadar adımlarını kısa ve süratlice, omuzları da silkeleyerek çalımlı bir şekilde yürümek sûre­tiyle remel yapar.

Sonra Kâbe'yi sol tarafa alarak etrafında dön­meye başlar. Tavâfı, Hatîm'in dışından yapar.

Tavâf duâlarını bilmeyenler dilediği duâları okuyabilir.

Rüknü Yemânî’ye gelince selâmlama yapılır, elin içi öpülmez.

Hacer-i Esved'e gelince birinci şavt tamam­lanmış olur. Tekrar Hacer-i Esved'i selamlaya­rak ikinci şavta başlar. Kâbe'nin etrafında yedi defa dönüp umre tavâfını yapar ve omuzunu kapatır.

Mümkün olursa Makam-ı İbrâhîm'de, müm­kün olmazsa Harem-i Şerîf’in herhangi bir yerin­de vâcib olan iki rek'at tavâf namazı kılar: birin­ci rek'atta Fâtiha-i Şerîfe’den sonra Kâfirûn Sûresini, ikinci rek'atte Fâtiha'dan sonra İhlâs Sûresini okunur, bol bol zemzem içip, duâ eder.

Umrenin sa'yini yapmak için mes'â (sa'y yapılan yer) giderken Hacer-i Esad'ı selamlar. Safâ tepesine varınca Kâbe'ye dönerek, ellerini kaldırıp hamd ve senâ ile duâ eder. Üç defa tek­bîr getirir, tehlîlde bulunur, Salevât-ı şerîfe geti­rir, kendisi ve Müslümanlar için duâ eder. Arkasından umrenin sa'yi için şöyle niyet eder:

Allah'ım senin rızâ-i şerîfin için umrenin sa'yini yapmak istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabûl eyle, Allâhü Ekber.

Sa'yin ilk şavtını yapmak üzere Merve'ye yö ­nelir. Dilediği duâları okur.

Birinci yeşil direğe gelince (süratlice yürüyerek) 'Hervele' yapıp ikinci yeşil direğe kadar koşar. İki yeşil direk arasında şöyle duâ eder:

 

İkinci yeşil direkten sonra normal şekilde yürünür.

Merve'ye geldiği zaman Beytullah'a döner. Safâ'daki gibi tekbîr,zikir ve duâ eder. Bu bir şavttır.

Sonra Merve'den Safâ'ya döner. Birinci şavt­ta olduğu gibi diğer şavtları yapar. Safâ'dan Merve'ye dört gidiş, Merve'den Safâ'ya üç geliş­le yedi şavt tamam olur.

Tıraş olur veya saçlarını kı saltır ve ihrâmdan çıkar. İhram yasakları sona erer. İki rek'at müs­tehab olan teşekkür namazı kılabilir. Umre biiz­nillah tamamlanmış olur.

Hac ile alakalı yapılan ihrâm, tavâf, say ve tıraşta şart, rükün, vâcib sünnet olan hususlar, umre içinde de aynı hükümdedir. Hacda yasak olanlar, umrede de yasaktır.

Umre sünnet-i müekkededir, bir günde dahi tekrarı câizdir. Çok umre yapmak müstehaptır.

Yedi tavâf bir umre gibidir denilmiştir. Yine varid oldu ki, üç umre bir hac gibidir. (Lübab Şerhi s.308)

 

PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN

UMRELERİ

 

Hz. Katâde diyor ki; Enes (r.a)'a sordum: "Resûlullah Efendimiz kaç umre yaptı?" diye. Buyurdular ki: "Dört umre yaptı."

1-Hicretin altıncı yılında Zilkade ayında Hu ­deybiye musalahası yapılarak ihsar vaki olandır.

2-Hicretin yedinci yılında kaza umresi

3-Huneyn ganimetlerinin taksiminde, Cira ­ne'de niyetlenerek yaptığı umre. 4-Veda haccında, hac ile beraber yaptığı umre.

Hz. Katâde, dedim ki: "Resûlullah kaç hac yaptı?" dedi ki: "Bir hac yaptı." O da veda hac ­cıdır. (Fethu’l A‘lâm c.4 s.234)