Mekke-i Mükerreme'deki Ziyâret Yerleri ve Mübârek Mekânlar

Mekke-i Mükerreme'de bulunan mübârek mekânların bir kısmı, doğrudan doğruya hac ve umre menâsiki ile alâkalı olduğu için kitabın içinde daha evvel yeri geldikçe îzâh edildi. Bun ­lar; Kâbe-i Muazzama, Mescid-i Harâm, Hatîm, Hicr-i İsmâil, Hacer-i Esved, Makâm-ı İbrâhîm, Zemzem-i Şerîf, Safâ, Merve, Arafât, Müzdelife gibi mübârek mahallerdir.

Mekke-i Mükerreme: Mekke-i Mükerreme, Müslümanların kıblesi olan Kâbe-i Muazza ­ma'nın, ibâdetlere bire yüz bin sevap ihsan edi ­len Mescid-i Harâm'ın bulunduğu, Resûlullah Efendimiz (s.a.v.)'in doğduğu, nübüvvet ve risalet verildiği, Kur'ân-ı Kerim'in âyetlerinin bir çoğunun nâzil olduğu, İslâm'ın şartlarından hac vazifesinin îfâ edildiği mübârek şehirdir.

Mekke'nin Kur'ân-ı Kerim’de geçen isimleri: 1-Mekke 22-Bekke 33-Ümmül-Kurâ 44-El-Beled 5-El-Beledül-Emin 66-El-Belde 77-Harâmün Emin 88-Vâdi ⁄ayri Zî Zer'in 99-Meâd 110-Karye 11-El-Mescidü’l-Harâm

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hicret esnasında Mekke-i Mükerreme'den hicret etmek üzere ayrılırken şöyle buyurmuşlardır: AAllah'a yemin ederim ki sen, Allah'ın arzlarının en hayırlısı ve en sevimlisisin. Ben senden çıkarılmış olmasam, senden çıkmazdım.

 

1-PEYGAMBERİMİZ'İN (S.A.V.) DO⁄DU⁄U EV

 

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Sevgili Peygamberimiz, milâdi 571 yılı Nisanının 20'sine isâbet eden Rebîulevvel ayının 12'nci Pazar tesi gecesi tan yeri ağarırken Mekke'de şu an kütüp ­hâne olarak kullanılan evde dünyâ'yı şereflen­dirdi.

Peygamber Efendimiz hicretleri esnâsında bu mübârek evi Hazret-i Ali efendimizin kardeşi (Ukayl)’e hediye etmiş. Ukayl'in evlatları da Haccâc'ın kardeşine satmışlardır. Bilâhere Harûn Reşîd'in annesi satın alarak burayı yeni­leyip mescid hâline getirmiştir. Kânuni Sultan Süleyman zamanında yeniden yapılmıştır. Şu anda evkâf kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.

 

Peygamber Efendimiz’in doğduğu ev

 

Diğer mübârek haneler Mescid-i Harâm’ın genişlemesiyle yıkılıp Mescid-i Harâm’a dahil edilmiş, bir kısmı çarşı ve yollara katılmıştır.

Resûlullah'ın doğduğu, bir çok hârikulade hâdisenin cereyan ettiği o mübârek mekânı ziyâret etmek ve O'na salât-ü selâm okumak elbette rahmet ve şefâate vesîle olacaktır.

 

2-HIRA DA⁄I -NÛR DA⁄I VE MA⁄ARASI

 

Gâr-ı Hıra: Mescid-i Harâm'a 5 km. mesâfede Mescid-i Harâm'ın kuzey doğusunda Cebel-i

 

Hıra Dağı

 

Nûr'un zirvesindedir. Mağaranın uzunluğu 3 m., genişliği 1,30 m., yüksekliği 2 m.dir.

 

Hıra Mağarası

 

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 39 yaşında sadık rüyâlar görmeye başlamıştı. Son 6 ayda tama­men şehirden, evlerden ve insanlardan uzak bu mağarada tefekkür ile meşgul oluyordu. Mîlâdî 610 yılı Ramazanının 17'sinde Hıra mağa rasında iken Cibril-i Emin ilk vahyi getirmişti. Cebrâil (a.s), Yâ Muhammed! Ben Cebrâil'im, sen de Allâhü Teâlâ’nın peygamberisin. Dedik ten sonra Kur'ân-ı Kerim’in ilk âyetlerini okudu. Bu sûretle Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) peygamberlikle vazi­felendirilmiş oldu.

 

3-SEVR DA⁄I VE MA⁄ARASI

 

Mescid-i Harâm'ın güney cephesinde, tak riben 4 km uzaklıkta, Arafât yolu üzerindedir. Dağın eteği ile zirvesi 458 m, takriben 1,5 saatte yaya çıkılabilen bir mesâfedir.

Peygamberimiz (s.a.v.), Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk (r.a.) ile hicret ederken bu mağaraya girerek 3 gece kaldılar. Mağaraya önce Hz. Ebû Bekir gir­erek zararlı bir şey olup olmadığına bakmış, sonra da Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) girmiştir. Hz. Ebû Bekr'in oğlu Abdullah, gündüzleri müş riklerin arasında dolaşıyor, geceleri mâlûmat getiriyordu. Kölesi Amr İbn-i Füheyre ise o ci vâra koyunları

Sevr Dağı

sürüyor. Hem Abdullah'ın izlerini kaybettiriyor ve hem de süt ikram ediyordu.

Bu mağarada üç mûcize sudûr etmiştir. Hz. Ebû Bekir'in ayağını yılan sokmuş, Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) mübârek tükürüklerini sürmüş,

o anda acısı geçip, şifa bulmuştu. Onlar içeri girdikten sonra Allah'ın emriyle mağaranın ağzına örümcekler ağ germiş ve güvercinler yuva yapmışlardı. Müşrikler mağaranın önüne kadar gelmişler, içlerinden biri aramak istemiş, Umeyye Bin Halef ona "Orada ne işin var, aklını mı yitirdin? Orada Muhammed doğmadan örüm­cekler ağını germiş, kuşlar yuva yapmış" deyince mağaraya girmekten vazgeçtiler.

 

4-CEBEL-İ EBÛ KUBEYS

 

Safâ tepesinin üzerinde 120 m. yükseklikte şerefli bir dağdır. Bugün üzerinde otel bulunan mahaldir. Tarihte bir çok hâdiseler cereyan etmiştir. Nuh Tufanından Hz. İbrahim (a.s.)’a kadar Hacer-i Esved bu dağın zirvesinde muhâ­faza edilmiş. Şakkul Kamer (ayın ikiye ayrılma) mucizesi burada tahakkuk etmiş, en meşhur kavle göre Hazreti İbrâhîm (a.s.), bu dağın zir ­vesinden insanları hacca davet etmiştir.

Âdem aleyhisselâm vefat edince buraya def ­nedilmiş. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) burada namaz kılmış. Namaz kıldığı arsaya mescid binâ edilmişti.

 

5-DÂRU'L-ERKAM

 

Sahâbe-i Kirâm’dan İbn-i Erkam (r.a.) hazret­lerinin evidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Müslüman ların adedi 40 oluncaya kadar, yâni Hazreti Ömer İbn-i Hattab hazretleri Müslüman oluncaya kadar, Dâr-ul Erkam gizli olarak İslâm’a dâvet merkezi olarak kullanılmıştır.

Dâr-ul Erkam Safâ'ya yakın bir yerdedir. Sa ­fâ'ya yakın kapılardan birinin adı da Erkam’dır.

Safâ'nın şark tarafından 36 m, şu an elektrikli merdivenin başladığı yeri takip eden mekandır. Bu mekan hicri 171 senesinde mescid olarak yapıl­mış, hicri 1375 senesine kadar bütün Müslü ­manlar hürmet göstermişler. Bu tarihte Mescid-i Harâm'ı genişletmek maksadı ile yıkılmıştır.

 

6-MESCİD-İ ŞECERE

 

Mescid-i Cin’in hizasında bir mesciddir. Pey ­gamber Efendimiz Mescid-i Cin’in bulunduğu yerde cinnilerden gelen bir heyetle görüşmüş ­tür. Bu hususu İbn-i Mesud Hz. şöyle anlatıyor;

Cinler Peygamber Efendimize, "Senin Allah'ın resûlü olduğuna kim şâhitlik eder?" diye sordu­lar. Yakınlarında bir sakız ağacı vardı. Peygam ­ber Efendimiz o ağaca işâret ederek; ""Şu ağacı gördünüz mü? O şahitlik ederse iman eder misi­niz?” Cinler ""Evet iman ederiz" dediler. Bunun üzerine Peygamberimiz ağacı çağırdı, ağaç dal­larını budaklarını sürükleyerek geldi; ""Benim Allah'ın resulü olduğuma şehadet eder misin?” diye sordu. Ağaç; ""Şehadet ederim ki sen Allah'ın resûlüsün" dedi. O ağacın bulunduğu ve bu mu ­cizenin tahakkuk ettiği yere mescid yapıldı.

 

7-MESCİD-İ CİN

 

Mekke-i Mükerreme'de, Cennetü’l-Muallâ kabristanlığına yakın bir mescid-i şerîftir. Pey ­gamber Efendimiz hicretten üç yıl evvel Tâif'ten dönerken bu mescidin arsasında sabah namazı kıldı. Namazda okuduğu Kur'ân-ı Kerim’i cinler­den yedi kişi dinlemiş ve iman etmişlerdi.

 

8-CENNETÜ’L MUALLÂ

 

Harem-i şerîfin yaklaşık iki kilometre kuzeyin­de olan bir kabristanlıktır. Burada mü'minlerin annesi Hazreti Haticetü'l Kübra (r.anha)'nın mübârek kabirleri, sahâbe-i kiram, tâbiin ve sâli­hinden bir çok kimselerin kabirleri vardır. Abdul ­lah İbn-i Zübeyir (r.anhüma), Hz. Ebû Bekr’in büyük kızları Esmâ (r.anha), yine Hz. Ebû Bekr’in oğlu Abdurrahman (r.a), Abdullah İbn-i Ömer (r.a), Osman Bin Talha (r.a) hazretleri gibi Sa ­hâbe-i Kirâm’ın büyüklerinden bir çok zatların kabirleri de buradadır.

Hazreti Hatice (r.anha), hicretten üç yıl kadar önce vefât etmiş. Kabrine bizzat Peygambe ­rimiz indirmiş ve vefâtına çok üzülmüştür. Zira Hz. Hatice vâlidemiz, Peygamberimize ilk iman etmiş, en büyük maddi ve mânevi destekçisi olmuş, peygamberimizin yedi çocuğunun altısı Hz. Hatice'den doğmuştur.

Hz. Hatice vâlidemizin açık kerâmeti olarak rivâyet edilir ki; herhangi bir kadın, bir şeyde âciz kalıpta onun türbesine gidip, O'nu vesile kılarak Allâhü Teâlâ’dan yardım talep etse her halde maksadına ulaşarak döner.

 

9-MESCİD-İ ÂİŞE

 

Harem-i Şerîf’e 6 km. mesâfede, Medîne tarafından harem hududu olan Tenim'dedir. Hazreti Âişe, Vedâ Haccı’nda Peygamberimizle beraber haccetti. Özrü sebebiyle umre yapa­mamıştı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e, Medî ­ne'ye dönecekleri zaman; ""Ya Resûlallah! İnsanlar hac ve umre ile dönüyor, ben ise umre­den mahrum oldum" dedi. Peygamber Efen ­dimiz (s.a.v.) kardeşi Abdurrahman (r.a.) hazret­leri ile beraber umre yapmak için Tenim’e gön­derdiler. Ve orada ihrâmlanıp, iki rekat ihrâm namazı kıldılar. Bunun için orada yapılan mes­cide, Mescid-i Âişe ismi verilmiştir.

 

10-MESCİD-İ CÎRÂNE

 

Bu mescid-i şerîf Mekke-i Mükerreme ile Tâif arasındadır. Peygamberimiz (s.a.v.) Hazretleri, hicretin sekizinci yılında Tâif'in fethinden dö ­nerken Zilkade ayının on ikinci Çarşamba günü buradan umre için ihrâma girmiştir. Bu mübâ­rek yerden yetmiş peygamberin ihrâm giyip umre yaptıkları Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) nakil olunmuştur.

 

11-HUDEYBİYE

 

Harem hudutları hâricinde, mescid-i Harâma 22 km, şu an Şümeys diye isimlendirilen yerdir. Bî'at-ür-Rıdvan, Hudeybiye musalahası burada yapılmıştır. Peygamberimiz (s.a.v.) Hicretin 6. yılında 1400 kadar ashâbı ile umre yapmak üzere buraya kadar geldiler. Kureyşliler oradan ileri gitmelerine mâni oldu. Peygamberimiz (s.a.v.), Kureyşlilerle görüşmek üzere Hz. Osman'ı gönderdi. Hz. Osman'ın şehîd edildiği haberi geldi. Müslümanlar Şecere-i Rıdvan altında müşriklerle son demlerine kadar harb etmeye bî'at ettiler. Bu biata ""Bî'at-ı Rıdvan" diye isim verildi. Hz. Osman salimen döndü. Kureyşliler sulh isteğini arz etti ve sulh yapıldı. Kurbanlar kesilerek umre yapılmadan dönüldü.

 

12-CEBEL-İ RAHME VE MESCİD-İ SAHRAT

 

Cebel-i Rahme: Âdem aleyhisselamın, yer yüzüne inişinin yüzüncü senesi, Kâbe'nin inşâ ­sını tamamladıktan sonra Havvâ Vâlidemizle buluştukları mübârek mevkidir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) arefe günü öğle ile ikindiyi Mescid-i Nemre'de kılmış, Cebel-i Rah ­me'nin eteğinde Mescid-i Sahrat'ın bulunduğu ar ­saya gelmiş, arafat vakfesini orada yapmıştır.

Mescid-i Sahrat; Cebel-i Rahme'ye çıkarken sağ tarafa düşen, yarım metre civârında bir duvar ile çevrili kıble tarafına uzunluğu 13 m, genişliği 8 m. civarında olan yerdir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vedâ hutbesini burada îrâd buyurmuşlardır.

 

13-MÜZDELİFE

 

Müzdelife: Arafât ile Minâ arasında, Harem sınırları içerisinde, müzdelife vakfesinin yapıl ­dığı mukaddes yerdir..

Müzdelife: İzdilaftan yakınlık ve toplanmak manasına gelir.

Müzdelife, Hz. Âdem ile Havva Vâlidemizin Arafât'tan sonra zifaf oldukları (buluştukları) yerdir. "Meş’ari Harâm" da denir.

Müzdelife'de Kuzah Dağı’nın yanında Mes ­cid-i Meş’ar-i Harâm (Mescid-i Âdem) isminde bir mübârek mescid vardır.

Müzdelife, Peygamber Efendimiz'e üzerinde kul hakkı olanların da bağışlanacağına dâir müj­denin verildiği, şeytanların ise perişan olduğu yerdir.

 

14-MİNA

 

Minâ: Men ve İhsan manasına Cenâb-ı Hakk’ın rahmet ve bereketinin bol olduğu yerdir.

Minâ, Mekke-i Mükerreme'nin doğusunda, Sabır Dağı ile Mürselat Dağı arasındadır. Beytullah'a 6 km uzaklıktadır.

Minâ, Harem hudutları içerisinde olup, Haz ­reti İbrâhîm'in şeytanı taşladığı, oğlu İsmail (a.s.)'a bedel olarak koç kestiği, Mescid-i Hayf'ın bulunduğu, Ensar ile Birinci ve İkinci Akabe bi ­atlarının yapıldığı, Veda Haccı esnasında Nasr Sûresi’nin nâzil olduğu, teşrik günlerinde Resû­lullah Efendimiz (s.a.v.)’in gecelediği ve Mürse ­lat sûresinin nâzil olduğu mübârek bir mekândır.

Mina Çadırları

Arafâta giderken yevmi terviyede bir gün, şeytan taşlama günlerinde üç gece Minâ'da kalmak sünnettir.

Buraya ne zaman gelinirse duâ ve niyazda bulunulmalıdır.

 

15-MESCİD-İ HAYF

 

Minâ Dağı’nın güneyinde, küçük şeytana ya ­kın, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ve bir çok peygamberin namaz kıldıkları yerdir.

Mescid-i Hayf isminin verilmesi; Hz. İbrâhîm oğlu İsmail (a.s)'ı kurban etmeye götürürken burada vazîfesini yapıp, yapamayacağı korkusu içerisinde olduğu içindir.

Mescid-i Hayf da Çadır şeklindeki kubbenin al ­tında Peygamber Efendimizin çadırı mevcut idi.

Behcetü’t-Takva'da, bu kubbenin altında 400 Peygamberin medfun bulunduğu yazılıdır. Bu ­nun için bu kubbeye ""Kubbetü'l Enbiya'' denir.

Mir'âtü'l-Harâmeyn’de bildirildiğine göre: Hz. Âdem mescidin girişinde sol taraftaki mi ­nârenin altında medfundur. Hz. Âdem'in cenâ ­ze namazını oğlu Şit (a.s.) kıldırdı ve Ebû Kubeys Dağı’na defnetti. Nuh (a.s.) da Hz. Âdem'in kabrini gemiye alıp tufandan sonra Mescid-i Hayf'deki bu minârenin altına defnetti.

Mescid-i hayf gayet mübârek ve mukaddes bir mekân olduğu için burada çokça ibâdet yap­mak lazımdır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyorlar ki:

Yetmiş Peygamber haccetti, hepsi Kâbe'yi tavâf ettikten sonra Mescid-i Hayf'ta namaz kıldı. Eğer kâdir olursanız orada namaz kılmayı bırakmayın. (Mir'atü’l-Haremeyn c.1, s.1130)

Mescid-i Hayf’ta yetmiş peygamber namaz kıldı. Musa (a.s) da onlardandır. Ben onu görür gibi oluyorum.

Zeyd İbn-i Esved (r.a.) buyurmuşlardır ki; RRe­sûlullah'ın Vedâ Haccı’nda ben de beraberdim. Resûlullah ile beraber sabah namazını Mescid-i Hayf’ta kıldım.

Ebu Hureyre (r.a) hazretleri; ""Ben Mekke ehlinden olsa idim her cumartesi günü Mescid-i Hayf’ta namaz kılmak üzere Minâ'ya giderdim" buyurmuşlardır.

16-MESCİD-İ BÎA

Birinci ve İkinci Akabe bîatının yapıldığı mü ­bârek mescittir. Minâ'dan Mekke-i Mükerre ­me'ye gelirken sağ tarafta Büyük Şeytan'a takriben 300 m. mesâfede Osmanlı yapısı küçük bir mesciddir.

Birinci Akabe Bîatı, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in nübüvvetinin 12'nci senesinde hac niyetiyle Medîne'den gelen Evs ve Hazrec kabi ­lelerinden 12 kişi ile yapıldı. Bir sene sonra yine hac mevsiminde 73 erkek 2 kadın olmak üzere 75 kişi ile bîat yapılmış, bu bîata: Bîatü’l­Akabetü’l-Kübrâ denmiştir.

 

Mescid-i Nebevî