Kurban Nedir?
Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci günleri ile on birinci on ikinci gecelerinde ibâdet ve Allâh’a yakınlık niyeti ile kesilen beş nevi hayvana [koyun, keçi, sığır, deve, manda (camus)] kurban denir.
KURBANIN HÜKÜMLERİ
Kurban kesmek vâcibtir. Zira hadîs-i şerîfte:
buyurulmuştur. Mânâsı: “Bir kimse, kurban kesmeye kudreti olur da kurban kesmezse o kimse elbette bizim mescidimize (yani bize) yaklaşmasın.” demektir. Diğer hadis-i şerifte, “Şefâatımıza nâil olmaz.” buyurulmuştur.
Kurban ancak kurban olmaya uygun hayvanı kesmekle edâ edilir.
Vakti içinde kurbanı kesmeyip kıymetini sadaka verseler edâ etmiş olmazlar. (Vahdetî)
Zengin olan kimseler kurban kesmeyip (kurban kesilecek) vaktini geçirseler kurbanın kıymetini sadaka vermeleri lazım gelir. Lakin fakirler ve nezr eden (adayan) kimseler aldıkları kurbanı kesmeyip vaktini geçirseler kurbanın kendisini sadaka olarak vermek vâcib olur.
Fıtır sadakası ve kurban vâcib olduktan sonra mal zayi olsa, ömrü içinde edâ etmedikçe sâkıt olmaz. Ya kıymetlerini veya aynını (kurbanın kendisini) sadaka vermek vâcib olur.
Kurban kesilip kanı akıtıldıktan sonra telef olsa, borç ödenmiş olur, tekrar kesmek icap etmez. (Hindiyye)
Hür, mukîm ve nisâba mâlik Müslümanın küçük çocukları için kurban kesmesi müstehaptır. Zâhiru’r-rivâyede böyledir. Fetva buna göredir. İmam Hasan’ın Ebû Hanife’den rivayetine göre ise küçük çocuğu ve babası olmayan torunları için kurban kesmesi vâcibtir. İmam Kudûrî, İmam Hasan’ın bu rivayetini tercih etmiştir.
Kurban mâlî bir ibadet olduğundan zengin olan çocuğun da kurban kesmesi lazımdır. (Sâhib-i Hidâye)
Bir kimse, üzerinde zekât, hac, fıtır sadakası (fitre), yemîn keffâreti ve kurban borcu var iken ölümü yakın olup malının üçte birinden bunların ödenmesini vasiyet eylese, malının üçte biri yeterse hepsini ödemek lazım olur. Malının üçte biri yetmezse zekâtından verilmeye başlanır; yani evvelâ zekâtı, sonra haccı, sonra fıtır sadakası ve bundan sonra yemin keffâreti verilir ve en sonunda -malı kalırsa- kurbanı kesilir. (Sirâciyye)
KURBANIN VÂCİP OLMASININ ŞARTLARI
Kendisine fitre vâcib olacak derecede zengin olan hür ve mukim (yolcu olmayan) erkek ve kadın Müslümana kurban kesmek vâcibtir.
Müsafire(1) kurban vâcib olmaz. Eğer müsafir nafile olarak kurban keserse câizdir.
Müsafir eğer mukim iken kurban alıp, vaktin sonundan evvel (yani bayramın üçüncü günü güneş batmadan önce) sefere çıktığı takdirde;
Zengin ise kurbanı satması caiz olur.
Fakir ise -kurban kesmek üzere bir hayvanı alması sebebiyle üzerine vâcib olduğu için satması- caiz olmaz. (Reddü’l-Muhtâr)
İmâm-ı Âzam ve Ebû Yûsuf Hazretlerine göre kurban kesmekle mükellefiyet için akıl ve bâliğ (ergin) olmak şart değildir. Delinin ve henüz bâliğ olmamış çocuğun mallarından babaları yahut vasîleri kurban keser ve onlara yedirirler. Yediklerinden artanı deli veya çocuk için (elbise gibi) kendisi ile istifade olunan bir şey ile değiştirebilirler.
KURBAN NİSÂBI
Kurban nisâbı (yani, kurbanın vâcib olması için bulunması icap eden malın miktarı): Fıtır sadakası (fitre) vâcib olacak kadar malı bulunmaktır.
Bu malın -zekât nisâbında olduğu gibi- alış veriş ile artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi lazım değildir.
Bir kimse Kurban kesmeye mahsus olan günlerin sonunda zengin olsa, derhal kurban kesmek vâcib olur. (Kâzîhân)
Aslî ve zarûrî ihtiyaçlar:
Evi, evinin kâfi miktarda eşyası, bineceği arabası, üç türlü giyeceği -yani iş elbisesi, âdeten giydiği elbise, bayram ve benzeri günlere mahsus elbisesi-, kendinin ve nafakası kendi üzerine vâcib olanların (2) bir senelik nafakaları (3) bunlardan fazla olarak 80,14 gr. altın veya aynı kıymette başka bir şeye sahip olan kimselere senede bir kere kurban kesmek vâcib olur.
Âlimlerin bir neviden ikiden fazla kitapları ve kadınların muaccel (peşin ödenen) mihirleri ve zengin kocanın ödeyeceği müeccel mihir (tecilli; peşin ödenmeyen mihir)leri de nisâbda mûteberdir, nisaba girer. (Cevhere)
(1) Müsafir: En az 90 km. bir mesafeye gitmek üzere yola çıkan kimseye denir.
(2) Bir kimse üzerine nafaka üç sebepten biriyle vâcib olur.
Birincisi: Karısının nafakası kocası üzerine vâcib olur.
İkincisi: Baba üzerine kızlarının ve kazanmaktan aciz ve fakir olan büyük oğullarının ve fakir olan küçük oğullarının nafakası vâcib olur.
Zengin olan oğullara ve kızlara babalarının ve analarının vesair usûllerinin dede ve nenelerinin nafakaları vâcib olur. Fakir ve kazanmaktan aciz olan her bir zî-rahm-ı mahremi (kendileriyle evlenilmesi ebediyen haram olan)ın nafakaları kendilerine isabet edecek miras miktarında vârislerin üzerine vâcib olur.
Üçüncüsü: Efendiye köle ve cariyesinin nafakası vâcib olur. (Mehmed Hulûsî)
(3) Sahih olan diğer bir kavle göre bir aylık. (B. İslâm İlmihali)