Hangi Hayvanlar Kurban Edilir?

Kurbana mahsus olan hayvanlar; koyun, keçi, sığır, câmûs (manda) ve devedir. Koyun ve keçi bir yaşında, sığır ve câmûs iki yaşında, deve beş yaşında kurban olunur. Lâkin kuzu büyük olup bir senelik koyundan fark olunamazsa altı ayı tamam edince kurban olur. (Vahdetî)

 

Kurban vahşi (yabani) olmamalıdır.

 

Koyun ve keçi hisse kabul etmez. Bir ko­yun, bir keçi bir kimse için kurban olur.

 

Bir sığır, bir câmûs, bir deve yedi kimse için kurban olur. Yani yedi kimse müşterek olarak bir sığırı veya deveyi kurban edebilirler. Ortak­lar tek, çift veya yediden az olabilir. (Hindiyye)

 

Bir kimse iki koyun kurban kesebilir. Hazret-i Resûl-i Ekrem sallallâhü aleyhi ve sellem Efen­dimiz her sene iki koyun kurban ederdi. Vedâ haccında yüz deve kurban eylediler. (Hindiyye)

 

Müşterek olarak inek, öküz, deve veya câ­mûs kurban etmekte müstehab olan, ortakla­rın kurbanı hepsinin birlikte almaları veyâhut içlerinden birine vekâlet verip aldırmalarıdır. (Dürrü’l-Muhtâr)

 

İçlerinden biri alıp diğerleri ortak olacağı takdirde alan, alırken ortaklığa niyet ederse, kerâhetsiz câizdir. Niyet etmezse bu kimse fakîr ise başkasını ortak alması câiz olmaz. Zengin ise kerâhet ile câizdir. (Vecîz ve Kasapzâde)

 

Bütün ortakların kurbanda ibâdete, se­vap ve fedâ-i nefse niyet etmeleri, hisseleri eşit ve hepsinin Müslüman olmaları şarttır. Ortakların hep­si kurbanı ibâdet niyetiyle kestiği halde, bazısı kazâ, nezir veya nâfi­le olarak kesmiş olsalar zarar vermez. (Red­dü’l-Muhtâr, Vahdetî, Dürer)

 

Ortakların bazısı vâcib kurbanına diğer­leri sünnet, nâfile, nezir ve akîka kurbanına niyet etseler yahut ortakların bazısı ölü yahut sabî veya bunamış olsa câiz olur. (Kâzîhân)

 

EFDAL OLAN KURBAN

 

Eti çok ve bedeli yüksek olan kurban efdaldir.

 

Kurban edilecek koyun veya keçinin eti, yedi ortağın kestiği büyük baş kurbanın bir hissesine eşit olursa, koyun yahut keçi kesmek efdaldir.

 

Aksi halde yedi hisseden bir hisseye ortak olmak daha faziletlidir.

 

Koç koyundan, keçi tekeden, eti ve kıymeti çok olan az olandan efdaldir. Kurbanın yağlı, güzel ve büyük olması müstehap ve efdaldir. (Münye ve Hindiyye)

 

Koyunun gözleri, karnı, ayakları ve göğsü kara olanı efdaldir. (İbn-i Âbidîn) Resûl-i Ek­rem sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz gözü kara, karnı kara, ayakları kara, diğer âzâları beyaz olan koç kurban eylediler. (Şerh-i Şir’a)

 

Kurban edilecek bir inek ile öküzün kıy­metleri ve etleri müsâvi (eşit) olursa -eti güzel olduğundan- inek efdaldir. (Hindiyye)

 

KURBANA MÂNİ OLMAYAN KUSURLAR

 

Küçük kulaklı ve delik kulaklı ve kulağı damgalı hayvanı kurban etmek câizdir.

 

Memesi kesilmiş veya kurumuş hayvanın memesinin ekserisi sağlam ise kurban etmek câiz olur. (Vahdetî)

 

Deli hayvan, karnını doyurabiliyorsa kur­ban etmek câiz olur. (Dürrü’l-Muhtar)

Eti semiz ise uyuz hayvanı kurban etmek câiz olur. (Hülâsa)

 

Boynuzsuz hayvanı kurban etmek câiz olur. Boynuzu kırılmış ve kırılma beynine ulaşmamış­sa yine câiz olur.

 

Kan işeyen hayvan görünüşte kan işeme­yen hayvandan semiz olur ise câizdir.

 

Kurban edilecek hayvanın kurban edecek kimsenin malı olması şarttır. Bir kimse çalmış olduğu veya gasp ile veya fâsit bir alışveriş ile  sahip olduğu hayvanı kesse kıymetini sahibi­ne verdikten sonra câiz olur. (Reddü’l-Muhtâr)

 

KURBANDA CÂİZ FAKAT MEKRUH OLAN ŞEYLER

 

Eğer kurban ancak zahmetle yürüyebiliyor­sa kerâhetle câiz olur. (Hülâsa, Vahdetî)

 

Kulağı ön tarafından veya arka tarafından çok yırtık olan hayvanın kurban edilmesi tah­rîmen, az yırtık olursa tenzîhen mekrûhtur. (Red­dü’l-Muhtâr)

 

Yaşlanmış olup birleşmekten ve doğurmak­tan aciz olsa ve yumurtaları küçük olan hayva­nın kurban edilmesi mekrûhtur. (Vahdetî)

 

Sütü ilaç veya hastalıktan başka bir sebep­le kesilen ve doğurması yakın olan hayvanı ve yavrusu küçük olan hayvanı kurban etmek mekrûhtur. (Dürrü’l-Muhtâr)

 

Kurbanlık hayvana binmek, çifte koşmak, kesmezden evvel yününü kırpıp kullanmak, sağıp sütünü içmek ve zaruretsiz yünü kırkıl­mış koyun alıp kurban etmek ve sütlü koyun ve keçiyi kurban etmek mekrûhtur. (İbn-i Âbi­dîn, Hindiyye, Hâdimî)

 

Kesdikten sonra kurbanın her şeyinden faydalanmak câizdir. (Hindiyye)

 

KURBAN EDİLMESİ CÂİZ OLMAYAN HAYVANLAR

 

Bir veya iki gözü kör hayvanları kurban et­mek câiz olmaz.

 

Zayıflıktan ilikleri erimiş hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

 

Kesileceği yere gitmeye kudreti olmayan, yâni hiç yürüyemeyen hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

 

Kulaklarından biri olmayan hayvanı kurban etmek câiz olmaz. (Kuhistânî, Reddü’l-Muhtâr)

 

Burnu kesik hayvanı kurban etmek câiz ol­maz. (Şurunbulâlî)

 

Sığır, koyun veya keçinin, bir memesi git­miş veya kurumuş ise câiz olmaz.  Lâkin yavru­sunu emzirebiliyorsa câiz olur. (Hülâsa)

 

Deli hayvan karnını doyuramazsa kurban etmek câiz olmaz. (Dürrü’l-Muhtâr)

 

Dişsiz hayvanı kurban etmek câiz değildir. (Nimet-i İslâm)

 

Eğer dişlerinin çoğu var ise kerâhetle câiz­dir. (İbn-i Âbidîn)

 

Dişsiz hayvan dişli hayvan gibi yayılıp karnı­nı doyurur ise câiz olur. (Fetavâyı Hindiye)

 

Ölmek üzere olan hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

 

Kulak ve kuyruğu çok kısalmış, gözünün görmesi çok azalmış hayvanı kurban etmek câiz olmaz.

 

Kulağının biri dibinden kesilen yahut doğ­duğunda bir kulağı olmayan hayvanı kurban etmek câiz olmaz. (Hindiyye)

 

 Bir kimsenin Emânet olarak almış olduğu hayvanı kendisi için kurban etmesi câiz olmaz.

 

Bir kimsenin rehin aldığı hayvanı kurban etmesi câiz olmaz. (İbn-i Âbidîn)

 

Almaya vekil olduğu hayvanı kendisi için kesse câiz olmaz. Kocası, karısının veyâhut ka­rısı kocasının kurbanını izni olmayarak ken­disi için kesse câiz olmaz. Kıymetini vererek râzı etse de câiz olmaz. (Hülâsa, Hâdimî)

 

KURBAN VE SÂİR HAYVANLARI KESMESİ HELÂL OLMAYAN KİMSELER

 

Mecûsî’nin (ateşperestin) kestiği yenmez. (Dâmad)

 

Mürtedin yani (maazallah) İslâm’dan çıkmış olan kimsenin kestiği yenmez. (Reddü’l-Muhtâr)

 

Besmeleyi kasten terk edenin kestiği haram­dır. (İbn-i Âbidîn)

 

Besmeleyi hata ile terk etmek zarar etmez. (Mültekâ)

 

Besmele ile kesilenin helâl olacağını bil­meyenin besmeleyi terketmesi zarar vermez. (Red­dü’l-Muhtâr)